WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.

Türkiye'nin Paylaşımcı Forumu
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap


 

 Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Da®kAngéLs
Felix F. | Bendeki Sen
Felix F. | Bendeki Sen
Da®kAngéLs


Mesaj Sayısı : 1302
Tecrübe Puanı : 3627
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 30
Nerden : Geldim Ben Buraya?
Ruh Hali : Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar Saldir10
Reklam : Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar 2usehia

Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar Empty
MesajKonu: Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar   Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar EmptyPtsi Nis. 26, 2010 1:37 pm

>>> 1 Afrikanın ne özelliği
var da
ilk primatlar orada ortaya cıktı ?

Primatların ilk olarak ortaya çıkışı Eocene
dönemine,
yaklaşık 50-55 milyon yıl önceye tarihlendirilir. Bu döneme
ait
fosiller Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’da bulunmuştur. Yani
primatların
Afrika’da ortaya çıkması gibi bir durum söz konusu değil.
Fosilleri
bulunan primatlar yaklaşık sincap büyüklüğünde.

Maymunların ortaya çıkışı ise 35-30 milyon yıl
önceye
tarihlendiriliyor. Anthropoidea olarak adlandırılan bu alttakıma
ait
bilinen en iyi örnekler Apidium ve Aegyptopithecus. İlki büyükçe bir
sincap, ikincisi bir ev kedisi boyutlarında. Maymunların çok büyük bir
ihtimalle
Afrika’da ortaya çıkmış olduğu düşünülüyor. Güney Amerika
maymunlarına
ise 30 milyon yıl öncesinde itibaren rastlanıyor. Bunların,

Afrika’dan, büyük bir fırtına ile ağaç kütükleri ve molozlar üzerinde
Amerika’ya
sürüklendiği tahmin ediliyor. Tıpkı Galapagos’a sürüklenen
iguanalar
gibi.

Ape olarak
isimlendirilen kuyruksuz maymunlar
(orangutan, goril, şempanze,
bonobo) ise yaklaşık 20 milyon yıl önce,
Miocene döneminde
maymunlardan evriliyor. En iyi bilinen maymundan ape’e
geçiş formu,
Proconsul olarak adlandırılan bir tür. Bu tür 21-14 milyon
yıl önce
Afrika ormanlarında yaşamış. Ayrıca 15 milyon yıl önce yaşayan

Dryopithecus’lar var. 8-9 milyon yıl önce Dryopithecus’ların bir kolu
gorillere,
diğer kolu insan, şempanze ve bonoboya giden kola ayrılıyor.
5-6
milyon yıl önce de insan, şempanze ve bonobolara giden koldan
ayrılıyor.


>>> 2 Afrika haricinde baska kıtalardada

"öncesiz" primatlar ortaya çıkmışmıdır? varsa ve mümkünse türlerinin
isimleriyle
beraber.

Hiçbir canlı
türü öncesiz olmadığı gibi,
primatların da doğal olarak ataları
mevcut. Bunlar 65-55 milyon yıl
önceye tarihlendirilen Paloecene
döneme ait primat benzeri memeliler.
Bunlar Plesiadapiformes olarak
isimlendiriliyor. Bunlar 55 milyon yıl
önce günümüzdeki lemur, loris
ve tersiyerlere benzeyen Prosimian’lara
evriliyor. Bunların en iyi
bilinen türleri Adapidae ve Omomyidae.


>>> 3 Evrim haritasında görmüştüm ,
evrimin
yolculuğu , etiyopya civarından kuzey arab yarımadasına oradan
güney
asyaya oradanda ikiye ayrılıp avrupa ve kuzey amerikaya diye .
burada
sormak istiyorum , etiyopya civarından kuzeye değilde batıya
hatta
güneye doğru giderek ortaya cıkan türler varmı ? varsa ve
günümüzdede
hala yasıyorlarsa , ulus isimleri nelerdir ?

Bu bahsettiğin, evrim yolculuğu değil, 70 bin
yıl
önce Afrika’dan diğer kıtalara dağılan bazı Homo Sapiens
atalarımızın
göç yolculuğudur. En eski Sapiens buluntusu 195 bin yıllık
ve
Afrika’da. Sapiens atalarımızın 250 bin yıl önce ortaya çıkmış olduğu
değerlendiriliyor. 70 bin yıldan sonraki Sapiens buluntularına ise
diğer
kıtalarda da rastlanıyor. Ancak, Afrika’dan yayılan ilk tür
Sapiens
değil. Erectus’ların da Afrika’dan diğer kıtalara yayıldığı ve
farklı
türlere dallandığı biliniyor. Neanderthaller de mesela Afrika’dan

göçen ve Avrupa’da buzul çağına adapte olacak şekilde evrim geçiren bir
tür.

Günümüzde yaşayan
insanların hepsinin soyu,
Afrika’dan dağılan Sapiens atalarımızdan
geliyor. Bu insanlar,
Neanderthaller ile bir dönem beraber yaşadılar
ancak bir şekilde, 30 bin
yıl önce onların soyu tükendi.
Dolayısıyla uluslararası farklı türleşme
gibi bir durum söz konusu
değil. Ancak, coğrafik izolasyonlar
neticesinde, farklı bölgelerde
bugün bildiğimiz ırklar ortaya çıkmış.

Sadece anneden çocuğa aktarılan mitokondriyal
DNA
analizlerine göre, bugün yaşayan tüm insanlar, yaklaşık 160 bin yıl
önce
Afrika’da yaşamış tek bir dişinin genlerini taşıyor. Buna
mitokondriyal
Eve (Havva) adı veriliyor. Yani, tüm insanlar arasında
uzak
geçmişten gelen akrabalık mevcut. İnsanların ne zaman nereye
göçtükleri
de bu mtDNA analizleri ile kestirilebiliyor.


>>> 4 2.nci sorumu dahada genişleterek,
eger
ki primatlar ortaya cıkmışsa , sonraki zamanda bunlar bizler gibi
akıllı
bilinçli varlıklar haline geldilermi ? geldilerse ve hala
günümüzdede
yasıyorlarsa ulus isimleriyle beraber

Başka tür primatların insan haline gelmesi gibi
bir
durum yok. İnsana giden kol 6-7 milyon yıl önce, şempanze ve
bonobolara
giden koldan ayrıldı ve bu koldan dallanan başka bir çok
koldan bir
tanesi biz insanlara dönüştük. Bu kolun diğer dallanmalarının

(Erectus, Habilis, Heidelbergensis, Flouresiensis vs. gibi) ise soyları
tükendi. Yani, ulusların farklı primat türlerinden gelmesi gibi bir
durum
yok.


>>> 5
Bir keresinde homo sapiensle
ilgili , ne zaman ve nerde cıktığına
dair cok az sey biliniyor diye
okumuştum , eger bu doğruysa , nasıl
oluyoda taaa 100 - 200 - 300 milyon
önceki primatlar hakkında daha
fazla bilgi varda sapiensle ilgili yok ?

Modern insan 200-250 bin yıldır dünyada ve
genetik
takip neticesinde, atalarımızın 90 bin yıl önce büyük bir
darboğazdan
geçtiklerini, nüfuslarının 2.000 bireye kadar düştüğünü
görebiliyoruz.
Yani ortada fosili bulunacak çok fazla birey ve uzun
zaman periyodu
yok. Ayrıca bu insanlar tropikal bölgede yaşıyor ki,
buralar
fosilleşmeye pek uygun olmayan bölgeler.

Buna mukabil, genel olarak primatlar 50 milyon
yıldan
beri varlar ve pek çok yerde yaşamışlar. Doğal olarak, bunlara
ait
çok sayıda fosil bulunabiliyor. Ayrıca, Australopithecus ve Homo
cinsine
ait çok sayıda fosil buluntuları da mevcut.


>>> 6 Zeki bilincli canlılar olabilmemiz

milyonlarca yıl sürdü , bu süreç neden yüzbinlerce hatta onbilerce yıl
içinde
olmadı ? eger olabilme imkanı olsaydı ne gibi koşullar gerekliydi
?

Bu süreç çok daha uzun aslında. 3.8 milyar
yıllık
bir süreç. Çünkü kendini kopyalayabilen ve enerji kullanan,
dolayısıyla
canlı olarak tabir edebileceğimiz ilk oluşumlar 3.8 milyar
yıllık.
570 milyon yıl önceki Kambrien patlamasına kadar hayat,
denizlerde
yaşayan mikroorganizmalar seviyesinde ve bu dönemde 30 milyon
yıl
içinde bir çok tür ortaya çıkıyor. Bu türlerden bir tanesi de o
zamanlar,
denizde yaşayan yassı bir kurt olan ilk omurgalılar. Bu türün
devamında
önce çenesiz balıklar, sonra sırasıyla çeneli balıklar,
amfibyanlar,
reptiller, ilkel memeliler, modern memeliler, primatlar,
maymunlar,
kuyruksuz büyük maymunlar (ape’ler), hominidler ve sonunda
modern
insan ortaya çıkıyor.

Bilinçli
bir tür olabilmek kolay değil.
Vücuduna oranla dev bir beynin
olması gerekir. Bu beyni besleyebilecek
kadar proteinle
beslenebilmen gerekir çünkü beyin en fazla enerji
tüketen organdır.
Ayrıca bu beyni taşıyacak yavrunun büyük bir kafası
olması, bunu
doğuracak dişilerin leğen kemiğinin de bu kafayı
çıkartabilecek
genişlikte olması gerekir. Bütün bunların gerçekleşmesi
çok uzun
zaman ister, zaten öyle de olmuş.

Önce atalarımız ağaçlardan inmişler, iki ayak
üzerinde
durmayı ve yürümeyi öğrenmişler. Yerdeki böcek, kurt vs. gibi
protein
kaynaklarıyla beslenmişler. Leğen kemikleri genişlemiş, çünkü
daha
rahat ayakta durmalarında avantaj sağlıyormuş bu durum. Proteinli
gıdalarla
daha büyük beyni destekleyebilmişler ve daha büyük beyinli
olanlar
daha zeki olduklarından, doğal seçilim gereğince daha çok
hayatta
kalmışlar. Böylelikle, mevcut popülasyonun gen havuzunda, büyük
beyinlilerin
gen frekansı çoğalmış. Kuşaktan kuşağa, nesilden nesile
beyin
sürekli büyümüş. Fosil buluntularında bunu açıkça görebiliyoruz.

Bugün beynimiz vücudumuza oranla o kadar büyük
ki,
kafatasında bıngıldakla doğan tek canlı türü insanoğlu. Çünkü
kafatası
kemikleri beynin gelişimine ayak uyduramıyor.

Doğada bir süreç yaşanmış ise tekrar yaşanması
kaçınılmazdır.
Örneğin kanatlar en az 5 farklı şekilde ortaya çıkmıştır.
Uçan
böcekler, sürüngenler, dinozorlar, kuşlar ve memeliler vardır. Her

birinin gelişim süreci farklı yoldan olmuştur. Farklı yollardan
evrimleşmiş
en az 50 farklı göz türü vardır. Eğer dünyada insanoğlu
olmasaydı,
mesela bonobolar 20 milyon yıl sonra bizim gibi bir beyin
geliştirebilirlerdi.
Bunun olmasını bekleriz çünkü daha önce olmuş bir
şeyin tekrar
olmaması için hiçbir neden yok. Üstelik bu canlıların
beyinlerini
büyütebilmeleri için her şey müsait. Ancak, insanoğlu
dünyaya hakim
iken, başka bir türün bize tehdit olmasına müsaade
etmeyiz. Tıpkı
dinozorların, kendilerinden daha önce ortaya çıkmış olan
ilkel
memelilerin dünyaya hakim olmasına müsaade etmedikleri gibi.


>>> 7 Primattan önce sürüngendik,
primata
dönüşmeden sürüngen halimizi koruyarak , yine bu denli zeki
canlılar
olabilirmiydik ? mesela pullu derilerimiz , yılan gözleri gibi
gözlerimiz,
bu tür seyler ,hatta dahada zeki ?

Bu soruyu Anibal'in cümleleriyle cevaplayalım:
Akılla uzun vadeli, planlı iş yapabilmek için,
öncelikle
bu plandaki öğeleri saklayacak bir hafızaya, o kadar hafızayı
da
işleyecek kesime ihtiyaç vardır. Bu apaçık bir şekilde, nöron sayısı
ihtiyacı
demektir. Nöronlar, yani beyin, enerji gereksinimi yüksek bir
organdır
ve bu evrim için bariz bir dezavantaj oluşturur. Eğer mekanik
düşünürsek,
evrim, beynin bu kadar gelişmesine izin veremez bile
denebilir.
Oysa, sorun aslında, büyük beyin sorunundan önce, bu kadar
büyük
beyni idare edecek diğer vücut organları sorunudur.

İnsan evriminde farklı sebeplerden dolayı
beynin
evrilmesinin yolu açılmıştır. Örneğin alet kullanma, insan için
et
yiyebilme yeteneğini getirmiştir. Bu apaçık şekilde daha çok enerji
sağlama
demektir. Örneğin, daha erken doğabilme. Örneğin, daha kolay
doğum
için kalçaların genişlemesi. Bunlar "büyük beyni" mümkün kılmış,
ilerleyen
dönemde ise bu beyin kendi avantajını ortaya sermiştir.

İşte, insan beyinsel faaliyet endeksi (borsa
endeksi
gibi) 1000 olan bir canlıdır. Beyni vücuduna göre bin
oranındadır
da ondan. Ama beyni vücuduna göre 100 oranında olan bir fil,
bir
babun vs.’nin beyinsel faaliyet endeksi yine 100 civarında
olmaktadır.
Sonuçta, insan akıl yönünden çok çok ileridir ama bu akıl
denen
şeyin, insan dışında görülmediği sonucunu getirmez. Hayvanlarda
alt
uç, akılsız örnekler çoktur. Hatta çoğunluktadır. Ama örneğin,
orangutanlar
soyutlama yapabilir. Benzer şekilde, belli bir plan, proje
gerektiren
faaliyetlerde bulunabilirler.

Sonuçta, her hayvan aynı nicelikte akla sahip
değildir.
En büyük değeri olan insandır, hem de çok açık farkla. Fakat,
"akıl"
yapısı tamamen reflekse dayanmayan canlılarda, bilhassa
vücut/beyin
hacmi oranına uygun bir akıl mevcuttur.

En çok yanlış bilinen husus şudur. Yaşamak için

gereken beyinsel akıl, gerçekte o kadar fazladır ki, bu değerin %10
fazla
olması bile, ansiklopediler dolusu bilgiyi ifade eder. Basitçe,
aslanı
ceylandan ayırmak için gereken bilgi, roket biliminden fazladır
diyebiliriz.
Ama beyin organizasyonu, aslan/ceylan ayrımını yapacak
otomatik bir
düzeneğe sahipken, roket bilimini anlamak için, eğitimle bu

düzeneğin kurulması gerekir. İşte bu noktada konuşma devreye girer.
Konuşma
ise, yine aynı şekilde, yüksek beyin gücü gerektirir. Bu,
öncelikle,
yaşama kriterlerini etkilemeyecek kadar artık nöron niceliği
gerektirir.
İşte bunu bir şekilde sağlayabilen canlının ancak önü
açılabilir.
Evrimsel çizgide böyle olunca konuşma gelişir, zeka gelişir
diye bir
kural yok. Ama ön şartlar bunlardır.

Eee, nasıl oluyor? Primatlar akıl yönünden
ileridir.
Ama bir babun’a bakarsanız, bu farkı göremezsiniz. Karga,
tilki ve
babun pek fazla fark göstermez. Fakat, kuyruksuz maymunlara
bakarsanız,
durum birden değişir. Bunlar iletişim, alet kullanma, hatta
aya
gitme vs. mevzularında fark atarlar. Neden? Basitçe şöyle düşünün.
Ağaçta
gezerken, tutunacağınız dalın sizi taşıyacağını hesaplama,
kuyruğunuzla
dengeyi sağlama gibi bir fonksiyona sahip olmanız gerekir.
Eğer,
kuyruğunuza ihtiyaç kalmaz ve körelirse, demek ki, bu gerek
azalmıştır.
Buna harcanacak nöronları, akla harcayabileceğiniz görülür.
İşte,
Lucy (Australopithecus Afarensis) yere indiğinde, başına gelen
buydu.
Beyni, hem ağaçta, hem bazen yerde yaşayacak sistemi idare edecek

şekilde büyüktü. Bu beyin ona, yaşamasına yetecek kadarını sağlıyordu.
Halbuki,
yerde kalıp, o denge vs. sorunları ortadan kalkınca, beyninde
boşta
bir sürü nöron açığa çıktı ve o bunu alet kullanma vs. yönünde
değerlendirdi.
Ve primatlarda alet kullanma, içgüdüsel değil, öğrenilen
bir
şeydir. Atalar, oğulları toplar ve bunu öğretir.
Akıl, beynin bir
fonksiyonudur. Daha büyük beyin, daha çok akıl
demektir. Ama beynin
tüm işi gücü bizim akıl dediğimiz mekanizma değil.
Yürüme, dallarda
gezinme gibi çok çok karmaşık bir sürü işe bakıyor.
Enerji ihtiyacı
da yüksek. Bu sebeple insan dışındaki hayvanlarda beyin
ancak temel
yaşam fonksiyonlarını yerine getirecek kadar büyük. İnsanda
ise
öncelikle bu fonksiyonlardan bir kısmı ortadan kalkıyor. Örneğin
koku
alma, duyma gibi fonksiyonlar azalıyor. İnsan bunlardan arta kalan
beyni
akıl için kullanmaya başlıyor. Böylece doğal seleksiyondan
kurtulma
yolu "aklını kullanmak" oluveriyor. Bunun sonucu,

daha büyük beyin -> daha çok akıl -> daha
çok
üreme/hayatta kalma

geri
beslemesi yoluyla hızla beyinlerimiz
irileşip, gelişiyor. Bu
insanın, sadece biz homo sapiens türüne ait bir
özellik.
Neanderthal, H.Fluorensiensis gibi türler bu avantajı
geliştiremiyor
ve yok oluyor.

Ama
onlar da ateşe hükmetmeyi ve mızrakla
avlanmayı bilecek kadar beyne
sahiptiler.

Akıl,
beynin bir fonksiyonudur. Ve bir beyne
sahip her canlı akıllıdır.
Mesele bu aklın niceliğidir. Ve dahası,
neticeye bakarsan, onların
aklının bizden az olduğunu ama aynı olduğunu
görürsün. Tahminim,
önümüzdeki 30 - 40 Milyon yıllık süreçte, başka zeki
canlıların da
ortaya çıkacağıdır. Çünkü, akılla baş etmek için, akıl
şarttır.
Burada, insan kadar büyük, dev beyinler olması değil, vücuduna
göre
büyük beyne sahip canlılar ortaya çıkması asıl husustur.

50 yıl önce RACUMIN gibi fare zehirleri ilk
ortaya
çıkınca, fareleri duman etmişti. Fareler yiyeceğin başında ölü
fare
bulunan yemleri yemez. Bu zehirler saatler sonra etkisini gösterir
ve
fare yemin başında ölmez. Fakat, aradan geçen 50 yıl içinde fareler,
ölü
farelerin ağzını koklayıp, son yediği şeyin kokusunu öğrenip, bu
kokuya
sahip yemlerden uzak durmayı öğrendiler. Evet, öğrendiler, bu
içgüdüsel
değil, aile içinde öğretilen bir davranış.

Benzer tonla mesele söz konusu. Bir aladoğan
ile
tavuğun uçma kabiliyetleri arasındaki fark neyse, diğer primatlar,
filler
gibi canlılar ile bizim aramızdaki fark da o kadar aslında. Ama
aladoğan
uçma yeteneğini biriktirip, daha üst bir işe tahvil edemiyor.
Akıl
ise birikerek, aya gitmeyi sağlayabiliyor.

Peh diyebilirsiniz. Ama bugün pek çok vahşi
kabile,
ormanda hem av, hem de avcı olarak yaşıyor. Son 100 yıldan
öncesinde,
Afrika ve uzak doğu kabilelerinin hali resmen buydu. Taş
devrinde
yaşıyorlardı ki, hala böyle yaşayan pek çok kabile mevcut.
Bizim aya
gidiş sebebimiz, bilgiyi biriktirmeyi ve üst üste eklemeyi
akıl
etmiş olmamız. Bizi buna zorlayan da, gene doğal seleksiyon.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://webografya.forum.st
 
Evrimle İlgili Sorular ve Cevaplar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Oyun Hakkında Kafanızı Karıştıran En Büyük Sorular ve Cevapları..
» İslam İle İlgili Shape
» Petlerin LvL Atlamasıyla İlgili Herşey
» Namazlar İle İlgili Bilgiler Bu Başlıktadır...
» Vatan Sevgisiyle İlgili Sözler - SMS'ler!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WebOgrafya | Webin Coğrafyası. :: Dünya Efsaneleri :: Dünya Efsaneleri-
Buraya geçin: