WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
“Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
“Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.

Türkiye'nin Paylaşımcı Forumu
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap


 

 “Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Da®kAngéLs
Felix F. | Bendeki Sen
Felix F. | Bendeki Sen
Da®kAngéLs


Mesaj Sayısı : 1302
Tecrübe Puanı : 3627
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 30
Nerden : Geldim Ben Buraya?
Ruh Hali : “Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) Saldir10
Reklam : “Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) 2usehia

“Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) Empty
MesajKonu: “Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as)   “Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as) EmptyCuma Mayıs 07, 2010 12:45 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Kur’an’a
bakıldığında şunu çok rahatlıkla görebiliriz; Hz. İbrahim öncesi
peygamberlerin hayatları Hz. Nuh hariç detaylı olarak anlatılmaz,
sadece isimleri anılır. Adem kıssası insanlığın yaratılış kıssasıdır.





Bizlere insanoğlunun hangi
özelliklerde, yeteneklerde yaratıldığının ipuçlarını verir. Adem
kıssasında da bir çok “kök-değer” gündeme getirilir: Adem ve eşi
işledikleri hata karşısında tevbe edip Allah’a sığınmışlardır. Azgınlık
göstermemiş, Allah’ın yol göstericiliğine kulak vermiş ve
bağışlananlardan olmuşlardır. İşte insanın kendini müstağni (kendini
yeterli görmek, tanrılaşmaya yeltenmek; [96:6-7]) görmeyerek
azgınlaşmaktan uzak kalmaya çalışması bir “kök-değer”dir.





Kök-değerler’in tarihî
sıralama gözönünde bulundurulduğunda, etraflıca verildiği kıssa Hz.
Nuh’un kıssasıdır. Hz. İbrahim ise bir nevi merkeze oturtularak, Hz.
Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed öncesi “kök-değerler”in temsilcisi,
yaşayanı ve yaşatanı olarak sunulur.




Dahası onun üzerinden
Yahudi ve Hıristiyanlara bir çağrı yapılır: Aranızdaki üstünlük,
kurtulmuşluk kavgalarını bırakın, İbrahim’in hanif (doğruya yönelmiş)
yoluna, “kök-değerler”in içselleştirildiği, yaşandığı yola dönün!
Kur’an’ın deyişiyle İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi, o Allah’a
yönelen, O’na içten bağlı olan (muhlis), ahiret yurdunu düşünen,
basiret sahibi, Rabb’inin nimetlerine şükreden hanif bir Muslim; Allah
ile olan irtibatını köklü ve sürekli kılan, alemlerin Rabb’ine teslim
olmuş birisiydi. Kısacası o güzel bir örnek (usvetun hasene) ve bir
önder idi.




Peki nedir, Hz. İbrahim’in
insanlığın gündemine taşıdığı, dirilttiği bu kök-değerler? Bu
kök-değerler; tevhid, namaz, infak (paylaşmak; sadaka, zekat vs.) ve
hac’dır.
Aslında bütün diğer “değerler” tevhid esasından
mütevelliddirler. Kısacası hayat “İman ve Salih Amel” (ıslah eden
eylemler) gibi iki kök-değer üzerine kurulmalıdır. Allah’ın insanlara
unuttuklarını, fıtratlarını bozup ve sonucunda azgınlaşarak ilk etapta
kendilerine, akabinde çevrelerine zulmetmeye başladıklarını hatırlatmak
(zikr) için gelen bütün Resullerin, Nebilerin insanları çağırdıkları bu
iki “kök-değer” olmuştur.






İnsan ile Allah arasına
sokulan putları kırmaya çalışandır İbrahim




Hz. İbrahim sonuçta bir
put kırıcıdır. Ancak bu put kırıcılığı taştan vs. yapılmış bir kaç putu
kırmak olarak anlarsak Hz. İbrahim’e büyük haksızlık yapmış oluruz.
Allah’ın yarattığı eserlere bakarak, O’nun varlığını vicdanlarımızda
hissedebileceğimizin örnekliğini vermiştir o. İbrahimî okuyuş olarak
adlandırabileceğimiz tarzda bütün dikkatleri nesnelerden, o nesnelerin
yaratıcısına, Allah’a çekmiştir. Hz. İbrahim vermiş olduğu ay, yıldız ve
güneş örnekleri üzerinden, bu mu/bunlar mı benim Rabbim? şeklinde,
soru tarzıyla insanları düşünmeye sevketmiş ve böylece bütün dikkatleri
bu nesnelerin yaratıcısı olan Allah’a yöneltmiştir.




Şükreden (Şakir) ile
müşrik arasındaki fark işte burada ortaya çıkmaktadır. Şükreden kişi
bizatihi nesnelere yönelmeyip, nesnelerin yaratıcısını gören kişidir.
Müşrik ise nesnelerin yaratıcısını göremeyip nesnelere yönelen, onları
tanrılaştıran kişidir. Bunların tahtadan, taştan, betondan vs. olması
hiç önemli değildir. Halbuki nesneler birer işarettir, insanı Allah’a
götüren, yönelten göstergeler. Tıpkı Allah’ın sözlü ayetleri (işaret,
gösterge) gibi. Putlar sadece insanların birer isimlendirmelerinden
ibarettirler. Yani sanaldırlar, onların hiç bir gerçekliği ( [53:23])
(hakikat) yoktur.




İbrahim’in yolunu takip
eden kişi Allah’ın bütün mevcudatın varlık kaynağı olduğunu görendir,
bilendir. Varlık alanına çıkmış her varlık O’nun sürekli yaratmasıyla,
yaratılmışların hayatlarını devam ettirebilmelerinin bütün gereklerini
ortaya çıkarmasıyla hayatiyetini sürdürür. Allah olmazsa hiçbir şeyin
ol(a)mayacağının bilincidir bu. Herşey O’nundur, bütün kainat O’na
aittir. O’nun “kun” emriyle yarattığı kainatın O’nun sürekli ilgisi
olmadan çökeceğini, yok olacağını unutmayalım. Herşeyin O’na ihtiyacı
vardır, O’nun ise hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O varlığı ve birliği ile
bölünmez bir bütündür (Samed). O, saf gerçek, mutlak hakikat, mutlak
kemâl ve mutlak iyidir. O’nun ne bir zıddı ve ne de bir benzeri vardır. O
sebepsiz olarak vardır ve bunun için zorunlu “Varlık”tır (Vacib’ul
Vücûd).






Böylece her varlığın
mutlak sebebidir. Allah’ın kendisi Hayy olduğu gibi hayatı yaratan da
O’dur. Bütün nimetleri bahşeden O’dur. İnsandan istenilen ise “Yaratıcı
ve Rabb” olarak Allah’ı kabul etmesi, “Tevhid ve Salih Amel” ile
hayatını anlamlandırma uğraşısı içerisinde olma gayretidir. İşte Hz.
İbrahim’in insanlara anlatmak istediği budur. Allah’ı unutarak, araya
putları koyarak dünyevileşmeyin, O’nunla olan irtibatınızı koparmayın.
Nisbetli bir kişilik (ubudiyyet) ile bu dünya hayatınızı anlamlı kılma
çabası içerisinde olun.




Alemlerin yaratıcısı
olarak Allah’ı bilen, kavrayan insan O’nun aynı zamanda alemlerin Rabbi
olduğunu da görür. Hz.İbrahim’in Şuara Suresi’nde belittiği gibi:
İnsanı yaratan, ona hidayet veren (yol gösteren) O’dur. Ona yediren ve
içiren, hastalandığında şifa verecek olan O’dur. Onu öldürecek ve sonra
diriltecek olan da O’dur. Yani dönüş şüphesiz Rabb’edir [96:8]. Din
günü [1:3]) hatalarımı bağışlayacağını ummakta olduğum da O’dur
([26:69-83]).






Paylaşım ahlakı ile
dünyevîleşmenin önüne geçendir İbrahim




Günümüz dünyasının en
büyük sorununun “paylaşım” olduğunun farkındamıyız! Allah yeryüzüne
rızkı potansiyel olarak indirmektedir. Bizlerden ise adil bir şekilde
paylaşmamızı istemektedir. Malın sadece zenginler arasında dolaştırılan
bir şey olmasını Allah menediyor [59:7]..Allah’ın bizlere emridir
infak, yani paylaşmak (Hadid Suresi, [57:7]).




Hz. İbrahim bu yönüyle de
bilinmez mi? “Halil İbrahim sofrası” deyimi vardır. O, yolda
kalmışlara, misafirlere, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gerendir. O, mal
(ekonomik güç) ve oğullarla (siyasi güç) övünen ve bunların insanı
kurtaracağını düşünen biri değildir. İbrahim, karşıtlarını Allah’ı
bırakıp dünya hayatında aralarında sevgi bağı olarak putları kabul eden,
böylece nesnelere yönelerek dünyevîleşmeyi asıl haline getiren kişiler
olarak yerer ([29:25]).




Sad Suresi’nde Hz.
Peygamber’e ve dolayısıyla bizlere, güç ve basiret sahibi olan kullara;
İbrahim, İshâk ve Ya’kûb’un hatırlatılması belirtildikten sonra,
Allah’ın onları asıl yurdu (Ahiret) düşünen ve içten bağlı (ihlas)
kişiler kıldığından ve onların iyilerden (hayr) olduklarından bahsedilir
([38:45] [38:46] [38:47] [38:48] [38: 49]).




Burada da üç “kök-değer”e
değinildiğini görüyoruz. Asıl olanın ahiret yurdunu düşünerek, içten
bağlı olarak ve hayır üzere bulunmaya çalışarak bu dünya hayatının
yaşanması olduğuna.




Yapılması gerekenin
yeryüzündeki nimetler karşısında onları Vareden’e şükrederek, onları
paylaşarak, adaleti sağlamaya çalışarak, ihtiras peşinde koşmayarak,
zulümden uzak durarak bu dünya hayatımızı anlamlı kılmak olduğunu
unutmayalım. Ve bizleri kurtaracak (felah) olan da bu ıslah edici
eylemler olacaktır.






Kendini kök-değerler
için, onların yaşatılması için adamak: Kurban




Hz. İbrahim’in oğlunu
boğazlama girişimini nasıl anlamamız gerekir? Kur’an’da Allah’ın
İbrahim’den oğlunu kesmesini istemesini (emr) göremiyoruz. İbrahim’in
oğlunu rüyasında boğazladığını gördüğünü, durumu oğluna açtığında
oğlunun bunu bir emr olarak algılayıp teslimiyet gösterdiğinden bahseder
Kur’an.




İbrahim en çok sevdiği
varlığı kurban etmek isteyerek rüyayı gerçekleştirmiştir. Bir insanın
boğazlanması sözkonusu olmadığından ona fidye olarak büyük bir zibh’in
verildiği belirtilir Saffat Suresi’nde ([37:102-109]). Kur’an’ın
tabiriyle Hz. İbrahim ve oğlu bu apaçık imtihanı başarı ile
vermişlerdir.




Hayvan boğazlama bu olayı
hatırlatan bir semboldür (mensek) (Hac Suresi [22:34-38]). Her yıl
Kurban Bayramı ile, hayvan boğazlanarak bu olay yâd edilir. Şimdi Hac
Suresi’nde de belirtildiği üzere (Hac Suresi, [22:37]) bu hayvanların
etleri ve kanları Allah’a ulaşmadığına göre ulaşanın bizim takvamız
olduğuna göre fidye olarak verilen büyük bir zibh’den ne anlamamız
gerekir? Kurban edilen şeylerin büyüklüğüne göre insanın değeri Allah
katında artar.




Alak Suresi’nin son
ayetinde ( [96:19]) belirtildiği insan secde ederek, Rabb’in sözlü ve
kevnî ayetlerine kulak vererek O’na yakınlaşır (karebe-Kurban). İnsanın
kendini “kök-değerler” için adaması (fidye), onların yaşatılması için
her türlü çabayı verdikten sonra, canını verme noktasında bu değerlerin
yaşayacağını görüp, verilecek en son şey olan canı feda etmesi değil
midir büyük bir zibh?




İbrahim kıssasında
anlatılanlar, gündeme getirilenler tabii ki, bunlarla sınırlı değildir.
Bu yazıda asıllara işaretle yetinilmiştir.




Vahyin, Hz. İbrahim’i
Nuzul Vasatı’nda gündeme getirme tarzında kavmî kökenin değil de
değerlerin belirleyici olması gerektiğine göndermede bulunduğunu da
söyleyebiliriz.




Büyük bir ihtimalle Hz.
İbrahim ne Arab, ne de İbranî idi. Seçilmişlik kan bağından
kaynaklanmaz, bilakis değerlerden neşet eder.



igmg.de
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://webografya.forum.st
 
“Kök-Değerler”in dirilticisi: Hz. İbrahim (as)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İbrahim Havvas Hz.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WebOgrafya | Webin Coğrafyası. :: İslam ve İnsan Bölümleri :: Peygamberlerin, Evliyaların, Sahabelerin hayatları-
Buraya geçin: