WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Yitirdiğimiz Duygular Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Yitirdiğimiz Duygular Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.

Türkiye'nin Paylaşımcı Forumu
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap


 

 Yitirdiğimiz Duygular

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Da®kAngéLs
Felix F. | Bendeki Sen
Felix F. | Bendeki Sen
Da®kAngéLs


Mesaj Sayısı : 1302
Tecrübe Puanı : 3627
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 30
Nerden : Geldim Ben Buraya?
Ruh Hali : Yitirdiğimiz Duygular Saldir10
Reklam : Yitirdiğimiz Duygular 2usehia

Yitirdiğimiz Duygular Empty
MesajKonu: Yitirdiğimiz Duygular   Yitirdiğimiz Duygular EmptyCuma Mayıs 07, 2010 1:28 pm

İlgisizlik ve resmiyetin
hükümran olduğu bir toplum içinde sevgi arıyor, dost arıyor ve
derdimizi dökecek insan arıyoruz. Çevremizde hatırımızı soran ne aşina
yüzler, ne de halimizi anlayacak sevdalı gönüller var...

Herkes zamanla yarış edercesine hırslı bir koşu tutturmuş gidiyor.
Çevremizdeki simalardan, arayışlardan, bekleyişlerden, özleyişlerden
habersiziz...Yılları hatta yüzyılları aşarak bize ulaşan şiirler,
hikayeler, masallar, destanlar insanın iç aleminin en açıklayıcıları
olurlar bu gün için bize cümleler coşku ırmaklarıdırlar..Çağıl çağıl
akarlar gönülden gönüle. Seven özleyen, ızdırap çeken, bağlanan,
hüzünlenen insanı dıştan bakıldığında görülmeyen yanıyla en güzel
şekilde anlatırlar.

Sanat yapayım derken insana yaklaşanlar bile insanı anlatırken bu
cümlelerde kabukta kalmadıklarını, bugün için dehşetle görürüz. Dehşetle
görürüz, çünkü çok uzağındayız o duyguların, o iç zenginliklerin...

Hani nerede insanı ruh ve mana zenginliği içinde anlatan şairler? İç
âlemin binbir çeşit güzelliğini sunan hikâyeciler? Dünün bu tavrı bugüne
çok yabancı olduğu için geçmişin kıssaları, sevgiyi. Hasreti, gurbeti,
faniliği anlatan mısralar günümüzde kaç insanın içinde yankılanır?
Leyla’dan Mevla’ya uzanan çile yolculuğuna aday kaç kişi vardır?

Nicedir unuttuk bu güzel duyguları. Kelimenin tam ve kuşatıcı anlamıyla
teslimiyeti ifade eden bağlanmayı, cümle yaratılmışlara ''Yaradan'dan
ötürü'' aynı sevgi penceresinden bakmayı kaçımız gerçekleştirebiliriz?
Nicedir daraldı ufkumuz, içimiz çoraklaştı kurudu. Bu güzel duyguları
barındırma özelliğini kaybetti gönlümüz. Aykırı sevgiler, aykırı ilgiler
gelip yerleşti içimize. Nicedir insanlar, sevgiyi şiirlerde,
şarkılarda söylüyorlar, ama sevemiyorlar. Nicedir birbirinden ayrılar
ama özlemiyorlar, hasret çekmiyorlar. Nicedir ruhun gıdası olan
ızdırabın manevi neşesinden uzak ruhumuz.

Unuttuğumuz gerçek şu ki: Bütün anlamlı duygular, söze, davranışa,
harekete dönüşmedikçe hayata ve hayatımıza egemen olmadan çekip giderler
içimizden. Çoğu kez bu gidişin farkına bile varamayız. Çünkü içimizin
telleri kopmuştur. Duymaz duyuramaz bu sessiz ve mahsun gidişi.

Çağdaş uygarlığın gürültülü ortamı içinde, içini dinlemeye fırsat ve
imkân bulamayan insan bir savaş alanı kabul ettiği hayat içinde, önce
duygularını yitirdi. Sonra da kendisini, evi, eşyası, sokağı, mahallesi
kısaca her şeyi değişen ve değiştirilen insanın içi bu korkunç
değişimden korunabilir miydi?

Aslında bütün sorunlarımız yitirdiğimiz her şeyle birlikte kendimizi
bulmak içindir. İnsan, bir süre bu aykırı şartlarda yaşasa bile kanayan
bir yara gibi ruhu kanamakta, zihni kanamakta ve zaman zaman da olsa bu
acıyı duyabilmektedir. Bundan dolayıdır ki, yitirdiğimiz duyguları
belki eskisinden daha çok tekrarlayıp duruyoruz. Sevgi, barış,
kardeşlik...

Dilden düşmeyen kelimeler. Ama sadece sözden ibaret kaldığı, içimizden
yankısını bulmadığı, bir ürperti meydana getirmediği için bir şey ifade
etmiyorlar. Adeta anlamları soyulmuş, içleri boşaltılmış bu
kelimelerin. Kimseyi gerçek anlamda titretmiyorlar,
heyecanlandırmıyorlar. Aksine ters yönlü bir etkiye sahip oluyorlar.
Yani sevmek deyince, insan önce kendini, çıkarlarını, hasret deyince
elde edemediği maddi olgulara duyulan hissi anlıyor.

Ziyaretlerin en soylusu bu gün için insanların iş görüşmeleri oluyor.
Artık insan, kendini çıkarlarına göre ayarlamakta, sevgiyi, hasreti,
mutluluğu da buna göre anlamlandırmaktadırlar.

Böyle olunca da, bir çölün, kurak bir toprağın, susuz kalmış bir çiçeğin
anlatımı oluyor bu cümleler. İşte teslimiyet bu noktada, bütün
olumsuzluklara rağmen yitirdiğimiz duyguları içimizde canlandırması
hususunda bir değer kazanıyor.

Gözümüzü, çıkarlarımzıla ilgili şeylerden ayırıp şöyle bir bakalım yeni
bir bakışla her şeye. Önce kendimize bakalım ayrı otların kapladığı bir
gönülde hangi güzel çiçek, açma imkânı bulur? Başka varlıklara
bakalım, tabiata bakalım. Umulur ki, açan bir gül, uçan bir kuş,
içimizden bir yerleri kanatır da bizim de bu acıyla aklımız başımıza
gelir. İşte o zaman yine umulur ki yitirdiklerimizin neler olduğunu
anlamakta, onları aramakta ve bulmakta gecikmiş sayılmayız.

ALINTIDIR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://webografya.forum.st
 
Yitirdiğimiz Duygular
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WebOgrafya | Webin Coğrafyası. :: İslam ve İnsan Bölümleri :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: