Dededen Toruna Photoshop
Efsanesi
Şubat 1990’da Adobe
firması, Photoshop 1.0’ı piyasaya
sürmüştü. Dönüp şöyle geriye baktığımızda 1990 dün gibi geliyor. Ancak Photoshop’un günümüzde geldiği noktaya
bakınca geçen zamanın hayatımızda ne gibi farklar yarattığını, ne çok
yenilikler katmış olduğunu görebiliyoruz. Dosyamızda, dünya standardı
olarak grafik tasarımın
yakın tarihine damgasını vuran Photoshop’un,
1.0 sürümünden bu yana süregelen yeniliklerinin yanı sıra, yazılımın
geçirdiği metamorfozun heyecan verici serüvenini bulacaksınız. Üstelik
dosyamızın sonunda Adobe’nin henüz
duyurduğu Photoshop 7.0 sürümünün
yeniliklerini de bulabilirsiniz.
Hikayemiz 1978 yılında başlıyor. O zamanlar Amerika’nın Michigan
eyaletindeki Ann Arbor isimli bir şehirde akademisyen olan Glenn Knoll,
evinin bodrumunda karanlık odası bulunan teknoloji düşkünü bir fotoğraf
uzmanıdır. Kişisel bilgisayarların yeni yeni evlere girmeye başladığı bu
dönemde kendine bir Apple II Plus alan Glenn Knoll’un John ve Thomas
isimli iki oğlu da, her akşam eve araştırma projeleriyle gelen
babalarının bu ilgisinden de hız alarak karanlık oda ve Apple II’nin
müdavimleri haline geldiler. Thomas o zamanlardan “Fotoğrafçılık lise
yıllarımda hobimdi. Babamın karanlık odasında renkli ve siyah-beyaz
baskı yapmayı, renkleri ve kontrastı ayarlamayı öğrendim.” diye
bahsediyor.
Thomas karanlık odada fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırken John’un
ilgisi başka bir noktaya yönelmişti: Apple II Plus. John, ilgisini
fazlasıyla çeken bu makine hakkında bakın ne diyor: “İlk kez gerçek bir
bilgisayarın başına oturup kullanmam 1978 yılında oldu. O zamanlar 16
yaşındaydım ve kullandığım bilgisayar babamın eve aldığı 64KB RAM’i olan
Apple II Plus’tı.”
Sonraki yıllarda da Mac’lerle fazlasıyla haşır neşir olacak olan John,
aklından çıkmadığını söylediği bir anısından bahsederken “1984 yılında
Time dergisinde Macintosh hakkında bir yazı okumuştum ve resmen
çarpılmıştım.” diyor ve ekliyor: “Zaten o olaydan birkaç ay sonra,
piyasaya yeni çıkmış olan Macintosh’lardan bir tane satın aldım.”
Karanlık odada elle yapılan işleri daha çok seven Thomas bile
bilgisayarlara ve programcılığa ilgi duymaya başladı ve 1987’de kendine
bir Macintosh Plus satın aldı. Thomas “dijital imajların işlenmesi”
konulu doktora tezini Mac’iyle hazırlamaya başladı. Ancak bu aşamada
büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı, çünkü Mac, Thomas’ın
kullandığı imajlarda gri skala seviyelerini görüntüleyemiyordu. Sorunu
çözebilmek için Thomas, gri skala efekti simule eden bir alt rutin
programlamaya koyuldu.
Bir Grafik İşleme Yazılımı Doğuyor
Thomas’ın tezi dolayısıyla daha fazla alt rutin programlaması gerekti ve
farklı işlere yarayan pek çok imaj işleme programcığı ortaya çıktı. Bu
progr*****lar, o sırada California’da Industrial Light and Magic (ILM)
firmasında çalışan John’un Ann Arbor’a yaptığı bir ziyaret sırasında
dikkatini çeker. John bu konuyla ilgili olarak “Thomas’ın yaptığı iş,
dijitize edilmiş bir görüntü içinde, önceden tanımlanmış bir objeyi
tanıyabilmeye dayanıyordu. Bu tip bir işin temelinde imaj işleme
yatıyordu ve Tom bir çok imaj işleme programcığı yazmıştı.” John,
Thomas’ın çalışmalarını, kendi çalıştığı firmada gördüğü Pixar isimli
bir bilgisayarın imaj işleme araçlarına çok benzetir. Pixar’da
kullanılan Unix C shell komut satırına benzer bir yapıda olan
progr*****ları Thomas bir araya getirip ‘Display’ isimli bir uygulama
programı yaratır ve iki kardeş California’daki ILM’nin yolunu tutarlar.
Display gayet güzel çalışıyordu ancak John’un Display’le ilgili planları
bu kadar değildi: “Daha fazlasını istiyordum. Örneğin Display imajları
değişik formatlarda kaydedebilse ve ben başka yazılımlarda bunları
basabilsem nasıl olurdu”, gibi... “ILM’nin grafik
departmanından birkaç imaj getirdim ve ekranımda çok karanlık
görünüyorlardı, birden gamma düzeltme araçlarına ihtiyaç duyuyor
olduğuma karar verdim.”
John’un ricaları, Thomas’ın ilgisini tezi üzerine yoğunlaştırmasına
engel olmaya başladıysa da, kişisel bilgisayar üzerinde imaj düzenleme
yapabilme fikri aklını çelmeye başlamıştı.
Display’in iyileştirme süreci bir süre daha devam etti ve uygulamanın
gelişmiş sürümüne 1988 yılında “ImagePro” adını verdiler. Bu noktada
John, Thomas’a ImagePro’yu ticari bir yazılım haline getirmelerini
önermeye başlamıştı.
Üniversitenin verdiği bursu tüketen ve üstüne üstlük eşi hamile olan
Thomas, yaptığı işi tamamlayıp bir an önce bir iş bulma derdine düşer.
1988 başlarında, ImagePro’nun Beta sürümünü altı ay içinde tamamlamaya
karar verir. Bu süre, Silikon Vadisi’nde müşteri aramak için de iyi bir
fırsat yaratır.
Photoshop,
İsmine Kavuşuyor
Thomas yazılımına isim bulmak konusunda sıkıntı çekiyordu çünkü bulduğu
her isim daha önce alınmış oluyordu. Bu sıkıntısından bahsettiği bir
arkadaşı ona Photoshop ismini
önerdi ve yazılımın bundan sonra dünyaya damgasını vuracak olan ismi
keşfedilmiş oldu.
Silikon Vadisi’ndeki birçok firma Thomas’ın teklifine ılımlı bakmıyordu.
Örneğin SuperMac firmasının geri çevirme sebebi, Photoshop’u, o dönemde popüler olan
yazılımları PixelPaint’le bütünleştiremeyeceklerini düşünmeleriydi.
Aldus firması, kendi bünyesinde zaten benzeri bir uygulama ürettiğini
belirtti. Adobe yazılıma ilgi gösterdi,
ancak hemen cevap vermemişti. Sonunda Thomas Ann Arbor’a dönüp yazılım
üzerinde bir süre daha çalışmaya karar verdi. Bu sırada John yazılımın
tanıtım demolarını firmalara göstermeye devam ediyor, Thomas’tan
sıklıkla yeni özellikler eklemesini istiyordu. Hatta programın nasıl
kullanılabileceğini anlatan küçük bir kitapçık bile hazırladı.
Sonunda Silikon Vadisi’nde Barneyscan isimli bir firma kısa vadeli bir
teklifle geldi. Buna göre Barneyscan, slayt tarayıcıları ile birlikte
yazılımı ücretsiz olarak Barneyscan XP ismiyle dağıtacaktı. Photoshop sürüm 0.87’nin yaklaşık 200 adet
kopyası Barneyscan tarayıcılarla dağıtıldı.
John, Apple’a da Photoshop’u
tanıtmaya gitti ve yazılım çok ilgi gördü. Mühendisler yazılıma hayran
kaldıklarını belirttiler ve John’a birkaç kopya bırakmasını rica
ettiler.
Eylül 1988, Knoll kardeşlerin şansının döndüğü aydı. John, Adobe firmasının tasarım
ekibine bir demo sunumu gerçekleştirdi ve firma yetkilileri üründen
fazlasıyla memnun kaldılar. Özellikle Adobe’nin
art direktörü Russell Brown Photoshop’tan
oldukça etkilendi. O sıralar Adobe’nin,
Letraset firmasıyla ColorStudio isimli yazılımı geliştirme konusunda
anlaşması vardı ancak daha sonra Photoshop’un
daha çok ümit vaat ettiği kanısı ağır bastı ve Adobe,
kısa süre içerisinde Photoshop’un
dağıtımı konusunda Knoll kardeşlerle bir lisans sözleşmesi imzaladı.
1990 yılının Şubat ayında, 10 aylık bir geliştirilme sürecinin ardından Photoshop 1.0 nihayet piyasaya sürüldü.
Anlaşmadaki en önemli nokta, anlaşmanın dağıtım lisansı üzerine
olmasıydı. Adobe uzun yıllar yazılımı
satın almayarak sadece dağıttı. Daha sonra Photoshop
başarılı biçimde kendini göstermeye başlayınca Adobe
yazılımı satın aldı ve ismini değiştirmedi. Thomas, Ann Arbor’da
yazılımı geliştirmeye devam ederken John da California’da plug-in’ler
yazıyordu. Plug-in’lerin de oldukça ilginç bir öyküsü var: Kimi Adobe yetkilileri John’un yazdığı plug-in’lerin
ciddi bir yazılımın ayrı bir özelliği olarak lanse edilmesinin yakışık
almayacağını, bunların yutturmaca gibi görüneceğini iddia ettiler. Bu
yüzden John, yaptığı işleri Photoshop’a
“sinsice” sokabileceği bir yol bulmak zorunda kaldı. Zaman içinde
bunlar Photoshop’un en güçlü
araçları haline geldiler.
Photoshop’un
ilk sürümlerinde birçok hata vardı, hatta birçok kullanıcı 1.0.7
sürümünden sonra Photoshop
kullanmaktan vazgeçti. Yine de Photoshop’un
yakaladığı başarı takdire değerdi ve o zamanlar en büyük rakibi olan
ColorStudio yazılımından kolay kullanımı ve verimli program koduyla öne
çıkıyordu. ColorStudio’nun Photoshop’ta
olmayan pek çok özelliği vardı ancak pazarlama konusunda en önemli
dezavantajı Letraset’in yazılımı “özel kullanıcılar için özel bir
uygulama” olarak konumlandırmış olmasıydı. Bunun tersine Photoshop, Macintosh’u olan herkesin
kullanabileceği bir yazılım olarak lanse ediliyordu. Photoshop’un bir şansı da, masaüstü
yayıncılığın yeni yeni alevlenmeye başladığı döneme denk gelmesiydi. Adobe’nin gizli silahı Russell Brown, birçok
mecrada Photoshop’u anlatıyor,
demolarını sunuyor, “Photoshop diye
sıkı bir yazılım var, duydunuz mu?” cümlelerinin kulaktan kulağa
yayılmasına önayak oluyordu. Artık Photoshop
bir dünya standardı haline gelmeye başlamıştı.
Yeni Sürümler, Yeni Özellikler
Photoshop’un
yeni sürümlerinin üzerinde çalışan tek kişi Thomas Knoll’du. Adobe, yeni mühendislere ihtiyaç olduğuna karar
vererek Mark Hamburg’u kiralamaya karar verdi. Knoll gibi Michigan
Üniversitesi mezunu olan Hamburg, daha önce Full Write yazılımı için
Bézier Path eğrilerini uyarlamıştı ve Adobe,
Hamburg’u 2.0 sürümü için “Path Adam” olarak kiraladı.
Hamburg ile Photoshop 2.0’a birçok
güçlü araç da katılmış oldu. 2.0’ın belli başlı özellikleri arasında
Illustrator dosyalarını raster etme aracı, CMYK desteği, duotonlar ve
path çizimleri yapılan Pen aracını sayabiliriz. Hamburg’un getirdiği ilk
ve çok önemli yenilik ise, Photoshop’a
ayrılan belleğin 2 megabayttan 4 megabayta çıkarılması konusunda
getirdiği öneri oldu. Bu sayede yazılım belirgin şekilde hızlı ve stabil
çalışmaya başladı. Photoshop 2.0,
Haziran 1991’de satışa sunuldu.
Photoshop
2.0’ın CMYK desteği vermesi, masaüstü yayıncılık dünyasının dikkatini
yıldırım hızıyla bu yazılıma yöneltmesine sebep oldu. Renk ayrımı
yapabilme gibi bir devrimi gerçekleştirebilmesi yazılımın satışlarını
katlarken Photoshop’un gücüne yeni
mühendislerle güç katılıyordu.
Bu aşamada Windows platformuna da destek verilmesi gündeme geldi ve ürün
Mac ve Windows platformlarına yönelik iki ana grubun sorumluluğuna
verildi. Windows tarafının gelişmesi, Thomas Knoll’un orijinal kodunun
tekrar yazılma süreciyle böylece başlamış oldu. Photoshop’un 2.5 sürümü hem Mac hem de PC
için geliştirilmeye başlandı. Yeni sürüme oldukça önemli yenilikler
katılmasına rağmen neden sürüm numarası olarak 3.0 değil de 2.5
verildiği ise tam olarak bilinmiyor. Yeni sürümdeki yenilikler arasında
meşhur paletli yapıyı, 16 bit dosya desteğini ve Windows sürümünün
çıkmış olmasını sayabiliriz.
Ancak Photoshop’un 2.5 sürümünde
bir bellek hatası vardı ve anında kullanıcılarından tepki almıştı.
Problemin çözümü için teknik ekip anında işe koyuldu, hatta sorunun
kaynağına inebilmek için müşteriler tek tek aranarak hangi işi yaparken
hangi noktada sorunla karşılaştıkları soruldu ve alınan cevaplar
doğrultusunda bir yol izlendi. Problem tespit edilip ortadan
kaldırılınca 2.5.1 sürümü geçerli sürüm olarak piyasaya sürüldü. Bu
sürümün en önemli özelliği, Apple’ın yeni ve hızlı çip mimarisi PowerPC
ile uyumlu çalışan ilk uygulama olmasıydı. Power PC desteği bir plug-in
ile sağlanmıştı.
Daha 2.5 sürümü tamamlanmadan çalışmaları başlanmış olan sürüm 3.0’da
Thomas Knoll’un getirdiği bir yenilik, yazılımın tarihinde dönüm noktası
oldu. Bu yeniliğin adı Layers idi ve imajları katmanlı bir yapıda
birbirinden ayrı tutarak çalışabilme esasına dayanıyordu. O zamanlar
“Photohop Katili” olarak lanse edilen Live Picture da layers desteği
veriyordu ve Photoshop 3.0’ın
özellikleri arasında katman desteğinin geçiyor olması bu özelliğin Live
Picture’dan çalındığı söylentilerini doğurdu. Ancak gerçekte katman
teknolojisi Thomas Knoll’un uzun süreden beri, hatta Live Picture adını
bile duymadan önce üzerinde çalıştığı bir projeydi. Sürüm 3.0, 1994
Eylül’ünde satışa sunuldu.
Sürüm 3.0’ın en büyük gafı, beta sürümlerdeki zaman sınırlayıcı kodun,
satışa sunulan tam sürümde unutulmuş olması oldu. Adobe,
hemen 3.0.1 güncellemesini hazırladı ve online olarak yayınladı, ayrıca
ürünleri ücretsiz değiştireceğini de açıkladı. Birçok kullanıcı
problemden haberdar olduğu için bu durum sıkıntı yaratmadan giderildi.
Ancak ürünlerini değiştirmeyen ya da güncellemeyen kullanıcılar, 1 Ocak
1995 günü, süresi bittiği için artık yazılımlarını kullanamayacakları
uyarısını aldılar. Ancak daha da beter bir durum Japon sürümünün 1 Şubat
1995 tarihinde, yani tam bir ay sonra, süre aşımı nedeniyle çalışmasını
durdurması oldu. Anında 3.0.3 güncellemesini yayınlayan Adobe firmasından, bu olaydan sonra birçok
mühendis işinden ayrılmak durumunda kaldı.
Bu durumlar firma için prestij sarsıcı da olsa, yazılıma duyulan ilgiyi
azaltmadı. Özellikle Layers desteği yazılımın en güçlü itici motoru
olmuştu.
Photoshop’un
Fetret Devri
Photoshop 3.0
çeşitli açılarda üstün bir sürüm oldu. Birçok insan yazılımın daha
nereye kadar geliştirilebileceğini merak ediyordu. Mühendis kadrosu
iyice genişlemiş, Apple, IBM gibi büyük firmalardan bile isimler tayfaya
katılmıştı. Ancak yeni sürüm geliştirme faaliyetleri yavaşlamıştı ve
teknik ekip başka projelerde yer almaya başladıklarından ilgi kaybı
başgösteriyordu. Ekibin ağır topları Thomas ve Hamburg başka projelere
kafa yorarken, Johnston ve iki mühendis Adobe’den
ayrıldılar. Geliştirme çalışmaları neredeyse durma seviyesine gelince
Lamkin duruma el attı ve Hamburg’un tavsiyelerini göz önüne alarak Photoshop’un tüm arayüzünü elden geçirip
yenileyecek bir arayüz tasarımcısı kiraladı. Tüm Adobe
yazılımlarının arayüzlerinin birbirine benzetilmesi kararı alındı. Bu
noktada Hamburg da ikna edilerek Photoshop
mühendis ekibine yeniden katıldı. Photoshop
kullancılarını yeni sürümde ilginç sürprizler bekliyordu.
Ekibe arayüz tasarımcısı olarak katılan Andrei Herasimchuk, bazı radikal
önerilerle geldi. Lemkin’in de cesaretlendirmesiyle arayüzde ciddi
değişiklikler yapıldı. Kadroda herkes ayrı bir konuya el atmıştı ve
Actions, Adjustment Layers, Grid, Guides gibi yenilikler bir bir
yazılıma adapte edilmeye başlandı. Bu arada Hamburg, Free Transform’u
geliştirdi, Thomas Knoll da ekran önbellekleme sistemi ile yazılımın
performansını arttırdı. Photoshop
4.0 olacak olan Büyük Elektrik Kedi uykusundan uyanmıştı.
Yazılımın betası “Big Electric Cat” çıktığında pek çok beta test
kullanıcısı yeniliklerden hoşlanmadıklarını ifade ettiler. Beta
testlerinin sonunda test ekibi yeniliklere kendini adapte etmiş olsa da
medya değişimleri sıcak yansıtmadı. Birçok kullanıcı hiçbir anlamı
olmadığını düşündükleri değişimler için firmayı e-posta yağmuruna
tuttular. 1996 Kasım’ında yazılım piyasaya sunulduğunda kullanıcıların
verdiği genel reaksiyon “Photoshop’un
düzenini neden bozdunuz?” oldu.
Zaman içinde kullanıcılar yazılıma alıştıkça yapılan değişiklikler de
onlar için anlam kazanmaya başladı. Herkes yapılanın yerinde olduğunu
düşünmeye başlamıştı ve Photoshop
4.0, firmaya büyük bir finansal başarı kazandırdı.
Photoshop 5.0 için çalışmalar, 4.0 sürümü
piyasaya çıkmadan önce başlamıştı. Bu sürümün en büyük ve en gizli
özelliği, Undo (Geri Al) işlemlerinde radikal bir devrim olacak olan
History (Geçmiş) paletiydi. Bu palet, çalışma aşamalarında istenen
seviyeye geri dönebilmeyi, belli bir noktaya bakış atıp kalınan noktadan
işe devam edebilmeyi ön gören bir özelliği kullanıcıya sunacaktı. Photoshop 5.0, Mayıs 1998’de satışa
sunuldu. Kullanıcıya getirdiği birkaç yenilik dışında en önemli özelliği
tabii ki History paleti oldu. 5.0’ın piyasaya sürülmesinden yaklaşık
bir sene sonra 5.5 sürümü geldi ve gerçekten kayda değer bir başarı
sağladı. Bu sürümde masaüstü yayıncılığın yeni kolu olan ve tüm dünyayı
etkisi altına alan Internet’e ve Web tasarımına
yönelik araçlar da vardı. 5.5 ile birlikte Image Ready 2.0 yazılımı da
ilk kez dağıtılmaya başlandı.
Photoshop,
2000 yılının sonlarında bomba bir çıkış yaparak 6.0 sürümünü duyurdu.
Metin yazımı konusunda getirdiği yeniliklerle yazılan yazının imajın
üzerinde düzenlenebilmesine izin verirken vektör desteği sayesinde
harfler her ebatta kırıksız görülebiliyordu. Styles paleti ise imajlara
anında kabartma, gölge, dolgu, kontur gibi efektleri uygulayabilmeye
olanak veriyordu. Bunun yanı sıra yazılımın Web desteği oldukça
güçlendirildi ve Image Ready 3.0 ile birlikte satışa sunuldu. Ayrıca
eklenen Liquify (sıvılaştırma) adlı araç da piksellere, sanki imaj
sıvıymış gibi davranabilmeye ve ilginç etkiler yaratmaya olanak
tanıyordu.
Yeni Bir İşletim Sistemi
Yeni Bir Photoshop
Mac OS X için beklenen en önemli yazılımlardan birinin de Photoshop olduğu yadsınamaz. Adobe’nin nihayet Photoshop’u
karbonize ettiğini açıklaması, OS X kullanıcılarının özlemini bitirmiş
oldu.
Yeni sürümün yeni özellikleri oldukça fazla. Adobe
sonunda Photoshop’a bir File
Browser eklemiş. Böylelikle depolama birimleriniz içindeki imajların
küçük bir önizlemesini görebiliyorsunuz. Seçili imajlar hakkında EXIF
(hangi dijital kamerayla hangi pozlama değerlerinde çekildiği gibi
bilgiler içeren header) dahil pek çok bilgiye ulaşabiliyor, dosyaları
“bitmiş iş”, “prova” şeklinde kategorize edebiliyorsunuz. Resimleri tek
bir tıklama ile File Browser üzerinden 90 ve 180 derece döndürebilmek
mümkün olduğu gibi dosya isimleri de buradan değiştirilebiliyor.
İmajları elden geçirmek son sürümde bir zevk halini alıyor. Yazılıma
eklenen yeni Heal (iyileştirme) ve patch (yama) araçları, imajlarda bu
güne kadar Clone Stamp ile yapılan iyileştirme çalışmalarında büyük
oranda kolaylık sağlayabilecek araçlar. Clone Stamp’ten farklı olarak
Heal aracıyla imajın üzerindeki karanlık ve aydınlık alanlara zarar
vermeden düzenleme yapılabiliyor. Patch aracı ise seçilen bir alanı, en
optimum düzeyde dokulandırırken yine gölgelere ve ışık farkı olan
alanlara dokunmuyor.
Photoshop
7.0’da Web için de pek çok yenilik var. Image Ready sürümü 3.0’dan
7.0’a atlamış. Görünen o ki yazılım artık Photoshop’un
ezele kadar dostu ve komplimanı olacak. ImageReady ile tek dokunuşta
bir rengi transparan hale getirip Web için kaydedebiliyorsunuz. Envai
çeşit Rollover butonlar kolaylıkla hazırlanabilirken Dither
transparanlık ile her tür imaj Web sayfasına, artalan dokulu olsa da
sorunsuzca konabiliyor. Web için kaydederken imajın detaylarını
düşürürken vektör metinlerin keskin ve vurgulu kalmasını
sağlayabiliyorsunuz.
Photoshop’un
çalışma alanına yenilikler gelmiş. Örneğin bir bilgisayarın birkaç
kullanıcısı varsa bu kişiler kendi çalışma alanlarını kendilerine göre
düzenleyip kaydedebilirler. Ya da kolaj için farklı, boyama için farklı
araç kombinasyonları hazırlayıp bunları kullanabilmek mümkün.
Özelleştirilebilir araç çubuğu ile belli araçları belli işleri yapabilir
hale getirip (örneğin her seferinde 3 x 5 oranında Crop yapabilme gibi)
bunu araç çubuğuna ekleyebiliyorsunuz. Böylece tek bir seçimle
istediğiniz biçimde Crop moduna geçebilmek mümkün.