WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Mus'ab İbn Umeyr (r.a) Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Mus'ab İbn Umeyr (r.a) Uyeoll10
Sitemizi Firefox İnternet Tarayıcısıyla Daha İyi Görebilirsiniz.
Mozilla Firefox 3.6 Download
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olun Yada Giriş Yapın.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WebOgrafya | Webin Coğrafyası.

Türkiye'nin Paylaşımcı Forumu
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap


 

 Mus'ab İbn Umeyr (r.a)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Da®kAngéLs
Felix F. | Bendeki Sen
Felix F. | Bendeki Sen
Da®kAngéLs


Mesaj Sayısı : 1302
Tecrübe Puanı : 3627
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 30
Nerden : Geldim Ben Buraya?
Ruh Hali : Mus'ab İbn Umeyr (r.a) Saldir10
Reklam : Mus'ab İbn Umeyr (r.a) 2usehia

Mus'ab İbn Umeyr (r.a) Empty
MesajKonu: Mus'ab İbn Umeyr (r.a)   Mus'ab İbn Umeyr (r.a) EmptyCuma Mayıs 07, 2010 12:30 pm

Ashab-ı kirâm'ın ileri gelenlerinden
Künyesi Ebâ Muhammed'tir. Mekke'nin zengin ailelerinden olup, yakışıklı
ve güzel giyinen bir gençti. Anne ve babası onun üzerine titrerdi.
Özellikle, Mekke'nin en zenginlerinden sayılan annesi, oğluna güzel
elbiseler giydirir ve güzel kokular sürerdi. Mekkeliler de onu
hayranlıkla seyrederlerdi. Bir defasında Hz. Peygamber de onun hakkında
şöyle buyurmuştu: "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha
yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim" (İbn Sa'd,
et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 116).


Mus'ab, Mekke'de o günün şartlarına göre zenginlik ve ihtişam içinde
yaşarken, Hz. Peygamber(s.a.s)'in insanları İslâm'a davet ettiğini
öğrendi. Fazla vakit kaybetmeden Hz. Peygamber'e giderek iman edip
müslüman oldu. O sırada Mekkeliler, müslümanlara yoğun bir baskı
uyguladığından, Hz. Mus'ab müslüman olduğunu ailesinden gizlemek zorunda
kalmıştı. Ama o, Peygamberimizi gizlice ziyaret etmeyi de ihmal
etmezdi. Ne var ki Osman b. Talha, Mus'ab'ın namaz kıldığını görüp
durumu annesi ile akrabalarına bildirmişti. Bunun üzerine akrabaları
yakalayıp hapsettiler. Mekke'nin bu nazlı ve zengin genci için artık
çile dolu zor günler başlamıştı.


Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye katılıncaya kadar hapiste tutulan
Hz. Mus'ab, hicret imkanı çıkınca, dinini daha rahat bir şekilde
yaşayabilmek için Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan dönüşünde Hz.
Mus'ab'ın durumu tamamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, kalbi
İslam ve imanla dopdolu iradesi güçlü kuvvetli, metin bir genç almıştı.
Annesi ondaki bu kararlılık ve metaneti görünce, üzerindeki baskısını
biraz hafifletmek zorunda kaldı.


Bu sırada Birinci Akabe Beyatı olmuş ve Medinelilerden bir grup İslâm'ı
kabullenmişti. Kendilerine İslâm'ı anlatmak ve diğerlerine de tebliğ
yapmak için Rasulullah'tan bir öğretici istediler. Hz. Peygamber de bu
önemli görev için Hz. Mus'ab b. Umeyr'i görevlendirdi. Hz. Mus'ab onlara
hem namaz kıldıracak, hem Kur'an öğretecek, hem de diğer insanlara
İslâm'ı anlatacaktı ve yeni kimseleri İslâm'a davet edecekti.


Böylece Medine'ye ilk hicret eden sahabi Mus'ab b. Umeyr oluyordu.
Medine'de ilk cuma namazını da Mus'ab b. Umeyr kıldırdığı kaynaklarda
ifade edilir (İbn Sa'd, a.g.e., III, 118).


Bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen
Mus'ab b. Umeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'e İslâm'ın Medine'deki hızlı
yayılışının müjdesini verirken şöyle demişti: "İslâm'ın girmediği ve
konuşulmadığı ev kalmadı." Başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün
müslümanlar bu habere çok sevindiler. Oğlunun Mekke'ye döndüğünü haber
alan annesi onu tekrar hapsetmek istedi. Ancak Mus'ab bütün bunlara
karşı olgun bir müslüman tavrını takınarak imanında direndi ve annesini
bundan vazgeçirdi. Onun annesini İslâm'a daveti bir sonuç vermediği gibi
annesi de Mus'ab'ı yolundan döndürememişti.


Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanında iki ay kadar kalan Mus'ab b. Umeyr,
Hicretten on iki gün önce Medine'ye vardı. Hz. Peygamber (s.a.s) onu
Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) ve Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a) ile kardeş ilan
etmişti (İbn Sa'd a.g.e., III, 120).
Bedir savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi. "Rasûlullah'ın
bayraktarı" olarak ün yapmıştı. Uhud savaşında da sancak yine onun
elindeydi. Savaş esnasında müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b.
Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle şu ayeti okuyordu:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip
geçmiştir" (Alu İmrân, 3/144). Bu ayetin Uhud gününe kadar nazil
olmadığı ve o gün giderildiği rivayeti, Hz. Mus'ab'ın Allah katındaki
değerini ifade eder (İbn Sa'd, a.g.e., III,120,121). Uhud Gazvesinde
İslâm ordusunun sancağını taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu
kesildi. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam etti. Fakat
ardından sol eli de kesildi. Bu defa vücuduyla sancağa sımsıkı sarıldı
ve yukarıdaki ayeti okumaya devam etti. Sonunda müşriklerin bir mızrak
darbesiyle şehid oldu. Sancağı hemen Suveybit b. Sa'd ve Ebû'r-Rûm b.
Umeyr adlı sahabiler aldılar.
Hz. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, günün sonlarına doğru, Hz.
Peygamber (s.a.s) Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "İleriye git ey
Mus'ab!" diye emretti. Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim"
deyince Hz. Peygamber onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın
meleklerinden biri olduğunu anladı (İbn Sa'd, a.g.e., II, 121).


Uhud savaşında Ashab-ı kiram'ın ileri gelenlerinden birçok kimse şehid
oldu. Hz. Mus'ab b. Umeyr de şehidler arasındaydı. Hz. Peygamber
(s.a.s)'in ne kadar üzüntülü olduğu yüzünden okunuyordu. Mus'ab'ın
mübarek na'şının başucunda oturarak, Uhud şehidleri hakkında nazil
olduğu bildirilen şu ayeti okudu: "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır
ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler. Kimi adağını ödedi şehid
oldu. Kimi de (şehid olmayı) bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla
değiştirmediler" (el-Ahzab 33/23). Sonra Hz. Peygamber diğer sahabilere,
şehidlere yaklaşıp selam vermelerini söyledi ve verilen selamların
şehidler tarafından alınacağını ifade etti (İbn Sa'd, a.g.e., III, 121).


Hz. Mus'ab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar
zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir
örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Mus'ab b.
Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve
mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber
üzüntülü bir halde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden
daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen
olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir
kabir açtılar ve o mübarek sahabiyi de Uhud şehidleri arasına
defnettiler.


Allah yolunda canını feda eden bu aziz şehid sahabi için Ashab-ı
Kiram'dan Habbab (r.a) şunları anlatıyor: "Biz Hz. Peygamberle birlikte
Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını
Allah'tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan
âhirete gidenler vardır ki Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. O Uhud
günü şehid olmuştu da, kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık.
Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya
çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını
kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz.
Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr
denilen kokulu ottan koymamızı emretti" (Buharî, Cenâiz 27; İbn Sa'd,
a.g.e., III, 121).


Mehmet Emin AY
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://webografya.forum.st
 
Mus'ab İbn Umeyr (r.a)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WebOgrafya | Webin Coğrafyası. :: İslam ve İnsan Bölümleri :: Peygamberlerin, Evliyaların, Sahabelerin hayatları-
Buraya geçin: